Kendimi ifade edebildim mi?

Hiç yeni bir şey olmasa da Web 2.0 tartışmalarının ortasında yer alan bir terim var: “User generated content” / “Kullanıcı tarafından üretilmiş içerik”. Bütün web 2.0’lığı ile ünlü siteler (Flickr, Youtube, Digg, del.icio.us) bu tür içerik ile besleniyor. Basitçe sizin benim gibi insanların ürettiği ve sergilediği her şey kapsamına giriyor. Yazı, ses, video, fotoğraf ya da henüz alışık olmadığımız bir türde, örneğin Second Life’ta (https://chatkapi.com//hop/secondlife) satılmak üzere 3 boyutlu bir obje, ya da karakterinize yaptıracağınız şık bir jest olabiliyor.

Bu terim, insanlar sanki fabrikada köle gibi içerik üretiyorlarmış hissi uyandırdığı için blogosferde pek tutulmuyor. Daha çok pazarlama departmanlarının dilinde. A-list bloggerlar (köşe yazarı tesirli blogculara böyle deniyor) “otantik medya” terimini tercih ediyorlar. (https://chatkapi.com//hop/powazek)

Kullanıcı tarafından üretilmiş içerik kesinlikle yeni bir şey değil. Hatta interneti bunu düşünerek icat etmişlerdi. O zamanlar tabii kullanıcı dediklerimiz bilim adamları, ürettikleri içerik de bilimsel makalelerdi. Bu makalelerde metnin içinde yapılmış alıntıların kaynakları muhakkak dip not olarak verilir. İşte şimdi link dediğimiz altı çizili kelimelerin işlevi de bir makale okurken bahsi geçen diğer makaleye hoplayabilmek.

Internet bilim adamlarına has bir şey olmaktan kurtulmaya, insanların kendilerini ifade etmelerinin önünden engeller birer birer kalkmaya başladıkça içerik üretimi kolaylaştı ve artık bir harekete dönüştü. Bu içeriği toplayan, insanların ürettiklerini (ya da kendilerini) sergilemesini kolaylaştıran siteler (Youtube, Myspace, Flickr, del.icio.us ve Digg) alıp başlarını gittiler. Artık 10 dolarlık bir web kamerası olan herhangi biri, Youtube yıldızı olma potansiyeline sahip.

İşte anahtar sanırım burada: “Youtube yıldızı olma potansiyeli”. Internet insanları da aynen şirketler gibi mümkün olduğunca fazla insana ulaşmaya çabalıyorlar. İzlenme (rating alma) ve takdir edilme isteği bu hareketin en büyük itici güçlerinden biri. İkinci itici güç bağ kurma isteği. İnsanlar insanlarla tanışmak istiyorlar. Her karşılaşma kendi içinde bir sürpriz. Aşkınızı, en yakın arkadaşınızı ve hatta işinizi, katkıda bulunduğunuz sitenin topluluğu sayesinde bulmanız gayet muhtemel. Radara yeni yeni girmeye başlayan bir itici güç de para. Artık bu sitelerin bazıları içeriklerini üretenlere para veriyor. Örneğin para veren Youtube: Revver (http://revver.com) ve hatta yazınızın okunma oranına göre gelirini paylaşan pillinetwork (http://pilli.com).

Kafasında para kazanma düşüncesi ile içerik üreten insanlara ruhlarını satmış muamelesi yapmaya gerek yok. Bu gayet normal. Ortada kocaman bir emek var. Ayrıca kullanıcı içeriği ile yürüyen siteler çoğaldıkça aralarındaki rekabet de artacak ve tabii ki bazıları daha iyi içeriği kendisine çekmek için kullanıcılara bir takım avantajlar vaadetmek zorunda olacak. Önemli olan içeriğin para için yarım gönülle hazırlanmamış olması. Böyle olduğunda izleyicileriniz hemen hissediyor ve sizden soğuyorlar.

Her ne vesile ile olursa olsun, insanlar kendilerini ifade etmek istiyorlar ve bu konuda artık onlara en çok yardımcı olan, önlerinden en fazla engel kaldıran siteler dünyanın en başarılı siteleri oluyorlar.

1 Comment

  1. teşekkürler çok güzel bir yazı bende bu konu üzerine bir araştırma yapıyorum

Leave a Reply